BAZI İNSANLAR DEĞİŞİMDEN HOŞLANMAZ ANCAK DİĞER ALTERNATİF FELAKETSE DEĞİŞİMİ KUCAKLAMAK ZORUNDASINIZ.

21. yüzyılda öne çıkan çok önemli iki konu var. Teknoloji ve İnsan. Şu anda içinden geçtiğimiz pandemi global krizinde yine bu iki konunun hızla öne çıktığını görebiliyoruz. Ben yazımda insanı ele alacağım. İş dünyasındaki insan kaynağının potansiyelini keşfederek, her çalışanı eşsiz kabul ederek ve insandan beslenen bir çalışma kültürünü yapılandırarak, nelerin başarı yolunu hızlandıracağını aktarmaya çalışacağım. Kabul etmemiz gereken çok önemli bir konu var. Bir İŞİ başarmak, yüksek HEDEFLERE varmak ve farklı SONUÇLAR elde etmek için İNSANI anlamalı, tanımalı ve keşfetmeliyiz.

Şirketler neden rotasını insana çevirdi? Neden insan odaklı yönetime evrilmek gerekiyor? 10 yıl öncesine kadar, bir işin, bir sistem içinde, bir insan tarafından tam ve zamanında yapılması performansı ifade ederken, şimdi çalışanların her gün yeni bir öğrenim deneyimine dahil edildiği gelişim ve değişim süreçleri var. Artık kurumsal yapılar biliyor ki, insan merkezli sağlam bir yönetimin getirdiği şirket kültürünün üzerine stratejiler ve performans kolaylıkla inşa edilebiliyor.  Kobilerin ise etkin bir yönetim anlayışına geçmeleri zaman alacak gibi dursa da, operasyonel yönetim modellerinin istenen sonuçlara etki etmediğinin farkındalığı ve ihtiyaç arayışlarının başlaması umut verici.

Bir çalışan işini, bilgisi ve deneyimi ile, şirketin sunduğu kaynaklar ve çalışma ortamının kuralları çerçevesinde oluşturduğu çalışma yöntemleri ile yapar. Oluşturduğu çalışma alışkanlıkları ile aldığı işi bir sonuca götürür. Önüne çıkan engellerle başa çıkma becerisi, fırsatları değerlendirme kapasitesi ve sürdürdüğü iletişim stili ile potansiyelini sergiler. Bazı çalışanlar daha iyisini yaparak ilerlemek ve başarmak üzere son derece kararlı ve azimliyken, bazıları neden her günü, her ayı, her yılı aynı geçirmeye fit olurlar? Bazı çalışanlar parlarken, diğerlerini geri tutan nedir?

Bir yönüyle bu durumu, yüksek farkındalık ve özgüven olarak ele alabiliriz. Burada genel yetenek profilinden, doğru pozisyon – doğru iş eşleşmesinden bağımsız olarak, yalnızca potansiyel kritiklerini ele alacağım. Bu ne anlama geliyor? Yeteneği en güçlü ve en uygun iş alanında çalışarak gösterme imkanına sahip olan ya da olmayan tüm çalışanların çıkış noktasını aynı tutarak başlıyorum. Peki, başarılı çalışan neyin farkında? Başaran çalışanı özgüvenli yapan neler var?

Kendi amacına ulaşma konusunda güçlü bir istek, güçlü alanlarının farkındalığı ve bunları işe getirme becerisi, motivasyonunu sağlayacak enerji kaynaklarını bilme ve kullanma becerisi, öğrenen ve kendi sorumluluğunu alan bir zihniyet yapısı özgüvenle başarmayı sağlar. Özfarkındalığı yüksek bu çalışan grubu genelde şirketlerin yetenek havuzunu oluşturur. Ekipler içerisinde rakamsal başarı yüzdeleri yüksektir. Şirketlerin sahip çıktığı, elde tutmak istediği, yöneticileri kaba tabirle “rahat ettiren” bu başaran grubudur. Peki, diğerlerinin, bu parlayan grup dışındakilerin potansiyeli nerede ateşlenir? Dışarıdan yönetilmeye, motivasyona, başarma ve azmetme desteğine ihtiyacı olan çalışanlar yeni dönemde nasıl gelişiyor? İşte bu noktada “eşsiz çalışan” inancı ortaya çıkıyor. Başaran çalışan grubunda ilerlemeyi tetikleyen amaç, istek, güçlü yanlar ve kaynakların her çalışanda var olduğunu bilmek ve buna işaret edecek bir gelişim planına dahil etmek, birebir etkili geri bildirim vermek ve gelişime destek olmakla tamamlanıyor. Artık genele hitap eden sınıf eğitimlerinin çalışanların gelişim ve motivasyonuna etkisi %3 – 5 aralığında. Çalışanların kişisel özellikleri, ihtiyaçları ve öğrenme yöntemlerini segmente ederek yapılandırılmış bir öğrenme değeri, şirketlerin insan kaynağı değerini öne çıkartıyor. Bu değer, başarmak istenilenler için potansiyeli ateşliyor ve performansa dönüştürecek etkiyi yaratıyor.

Yukarıda anlatılanların temelinde, kabul edilmesi ve değiştirilmesi beklenen önemli düşünceler bulunuyor. Her çalışanın başarıya varacağı çalışma metotları ve düşünce yolları farklıdır. Yeni dönemde yönetim tarafından empoze edilen yöntemler ve performansın bu yöntemlerin gerçekleştirilmesi üzerinden ölçümlenmesi işe yaramıyor. Çalışan profiline göre her şirketin, her ekibin ve her çalışma grubunun farklı dinamikleri olmakla birlikte, başarı kritiklerini bu dinamikleri oluşturan insan grupları belirliyor. Çalışanı anlamak, çalışanı tanımak, çalışanın kişisel amacını ve motivasyon kaynaklarını keşfetmesine yardımcı olmak, inançlarını ve önyargılarını bilmek, güçlü yönlerini işine getirerek birlikte başarma yolunu açmak, yeni bir kültürle yeni hedefler ulaşmanın kapılarını açıyor. Koçvari yönetim, çalışanların kendi sorumluluklarını almasını sağlayarak geleceğin liderleri yaratacak özgüvenin oluşmasını destekliyor. Hatalar yüzünden kendini suçlayarak inancını yitiren ya da hatalar için her zaman başkalarını suçlayan iki uç çalışan grubundaki en önemli ihtiyaç ise, kendi sorumluluğunu alma becerisinin gelişimi olarak ortaya çıkıyor.

Tüm bunları destekleyen koçluk, liderlik, etkili iletişim kapsamında oluşturulan bir yetenek yönetimi ve eğitim yönetim süreci doğurduğu şirket kültürü ile, her zaman “insan” merkezindedir. Her zaman “insan”a inanır. Her zaman “insan”la başarır.